Alanya İnternet Haber
2022-05-04 19:15:42

Sınav Kaygısı ve Yönetimi

Merve Bıyıklı

04 Mayıs 2022, 19:15

Sınav kaygısı; öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlanır. Bireyin sınava yönelik saptadığı düşünceler, sınav anı ve sonrasına yönelik oluşturduğu beklentiler,sınava yönelik oluşturduğu imajlarının tümü sınav kaygısı oluşumu üzerinde etki göstermektedir. Birey; gerçekçi olmayan ihtimallerle ilgili yoğun düşüncelerle kaygının oluşumunu desteklemektedir. Mükemmeliyetçi ve rekabetçi bireylerde daha yoğun görülmekte olan sınav kaygısı sosyal ortam ve çevrenin beklentilerine ve baskısına yönelik olarak gözlemlenebilmektedir. Kişinin normal başarı seviyesinde ani düşüşler, öğrendiğini aktaramama, dikkat ve düşünce organizesinde sorun yaşayarak başlamaktadır. Aynı zamanda kişi; huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı, başarısızlık korkusu, çalışmaya isteksizlik, mide bulantısı, taşikardi, titreme, ağız kuruluğu, iç sıkıntısı, terleme, uyku düzeninde bozukluklar, karın ağrıları vs. bedensel yakınmalar, dikkat ve konsantrasyonda bozulma, kendine güvende azalma, yetersiz ve değersiz görme gibi belirtilerle karşı karşıya gelmektedir. Durumla karşı karşıya gelindiğinde sınav öncesinde beslenme, uyku düzeni, çalışma düzeni ve sınava ilişkin tutumları gözlemlenmelidir. Bireyde oluşan otomatik düşünceler saptanmalı ve olumsuz otomatik düşüncelere karşı alternatif açıklamalar oluşturma, stres kontrolü ve yönetimi veya kaygıyı azaltma yöntemleri, dikkat arttırma teknikleri gibi teknikler birey ile çalışılmalıdır. Aileler sınırlarının farkında olmalıdırlar. Güven ve sorumluluk vermeli , olumlu geri bildirimlerde bulunulmalıdır. Sınava ilişkin konuşmalarda özenli davranmalı, gerçekçi olmalı, akranlarıyla karşılaştırma ve kıyastan kaçınılmalıdır. Duygu ve düşünce paylaşımı, empati önemlidir. Sınavı yüceltmeme ve sınav her şeyin sonu olduğu düşüncesini oluşturmamalı , motive edici konuşmalar yapılarak desteklenmelidir. Çocuklar koşulsuz sevilmelidir. Aile bireyleri uygun rol modeli olmalı, uygun aile ortamı sağlamalı ve uygun problem çözme davranışları geliştirilmelidir. Her birey farklı ve özeldir. Kişiye yönelik gerçekçi yöntem ve süreçleri belirlemek için bireyin günlük yaşantısını engellemeye başladığında veya işlevselliğinin bozulması durumunda bir uzmanla çalışarak yönetmenizi tavsiye etmekteyim.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.